31 Aralık 2009 Perşembe
Zelda:Stockholm işi karükatür
30 Aralık 2009 Çarşamba
Sil Baştan
29 Aralık 2009 Salı
"senden kasiyer felan olmaz"
Urfa'lı Abi Ver Elini Öpeyim
25 Aralık 2009 Cuma
Yırtık Dondan Çıkan İkili
Winebook
13 Aralık 2009 Pazar
Göta Kanal 3
11 Aralık 2009 Cuma
Oldu mu José!
10 Aralık 2009 Perşembe
Finché c'è vita c'è speranza*
8 Aralık 2009 Salı
Üçgen'e Son!
5 Aralık 2009 Cumartesi
Allahım Bu Nasıl Acıdır:Cacık!
4 Aralık 2009 Cuma
Gece Raporu
- Salonda kanepede sevişen iki tip
- Tuvalette deliği tutturmaya çalışan bir ispanyol ve ona deliği tutturmasında yardımcı olan fransız
- Mutfakda kızamış patates yapmaya çalışan bi koreli
3 Aralık 2009 Perşembe
Tebrikler Sayın Hırsız
Havalar Isınıyor. Yihuuu!
Evet evet saçmaladım! 2 gündür hava -7 lerde dolaşıyordu neyseki yine ısınıcak içimiz sıcacık hava ile(!) Bu arada resmin alt kısmına dikkatlice bakarsanız, güneşin doğuş ve batış saatini görebilirsiniz. Sanmayın ki güneş 8:30 da tepede parlıyor. Hayır efem, o güneş 8:30 da yavaş yavaş çıkmaya başlıyor ama nereyeee? Zilyon kat gri bulutun arkasına, yani siz onu göremiyorsunuz sadece sokak zifri karanlık olmuyor gri bi renkde takılıyorsunuz.
29 Kasım 2009 Pazar
24 Kasım 2009 Salı
Steak a la Toulouse
21 Kasım 2009 Cumartesi
İspanyol Tipi Bilim
18 Kasım 2009 Çarşamba
Şerefsizim Aklıma Gelmişti(!)
Malum tez için akademisyen amcaların makalelerini yada konu üzerine yazılmış tezleri felam kurcalıyorum çokca. Baştan söyleyeyim: Hepsine kafam girsin. Muhtemelen yukarıdakı tezinde sahibi benle aynı düşümüş olacakki150 sayfalık master tezi yazdıkdan sonra oda sokarım böle bilime diyip gördüğüm en güzel motivasyon cümlesini koymuş tezinin başına.
Genelde malum bu akademisyenci amcalar pek bi ciddilerdir, pek bi bilime felam kafa yorarlar(en azından dışardan öle duruyor). Ne diyim, benim gibi sıradan şeyler onlar için boş anlamsızdır, yapaydır, kendilerine birşey katmaz. Hatta bu motivasyon cümleleride genelde cok allı pullu saçma sapan kasış bir İngilizceye sahip olur, karizmatik olsun felam diye. Aslında bu İngilizcenin bizim dilimizdeki karsılığı Bülent Ersoy Türkçesidir, gersini siz anlayın artık.
Bende tez bitince böyle bişiler bulmak istıyorum gerçekten beni yansıtıcak birşey. Aklıma ilk gelen Erman Toroğlu yada Ahmet Çakar felam geliyor onlardan bir alıntı güzel olabilirdi. Gerçi onuda İngilizceye çevirince anlamı felam kaybolur vurguyu yapamayız. Neyse daha doğmamış tez için isim bulmaya calısmak gibi, bunu ilerde düşünürüm artık.
”…hepsinin canı cehenneme… insanlık için çalıştık sokakta kaldık, atom fiziği de profesörlük de yerin dibine batsın …”
13 Kasım 2009 Cuma
Memory of "common friend of everyone"
9 Kasım 2009 Pazartesi
Kofola
Hala üşenip yazmadım Bratislava'yı ancak oradan aklımda kalan Kofola'yı yazam. Aslında ilk bakışda dark bira'ya benziyor en azından ilk baktığımda ben öle sanmıştım. Yer:Pub, İçiçi Kitle:Gençler, olunca aklıma başka bir ihtimalde gelmedi. Velhasıl kelam kendisi ne Bira nede başka bir şey, sadece Kofola. According to Wikipedia(tez artık rüyalarıma giriyor), Kofola karbon bazlı hafif-içecek'mişşş. Ama hem sunum hem görünüş olarak bildiğin bira gibi duruyo, aslında tadıda koladansa daha fazla alkollü içecek gibi, ancaksız alkolsüz. Neyse bu saçma sapan açıklamalar yerine resime bakabilirsiniz.
7 Kasım 2009 Cumartesi
Temiz Kulaklıkların Sırrı(!)
Direk kulaklığa uyguladığım dayanıklılık testini anlatayım: Bir adet kulaklık alınır önce kotun cebine konur, o kot ters yüz edilir ve çamaşır makinesine 40 derecede 1saat 15dakika yıkanır. Ters yüz etmedeki amaç cep dışarı baksın, kulaklık suyu deterjanı daha iyi emsin diye. Yanlış anlaşılmasın olayın kotla alakası yok hanii. Sonra o kot çıkarılıp, çamaşırlığa asılır taki kulalık kuruyana kadar. Yaklaşık 1 günün ardından kulaklık tekrar çıkarılıp denenir. Sonuç: Kusursuz.
6 Kasım 2009 Cuma
Notum/Notun/Notsun
- Bu havadan nefret ediyorum, yok yok soğuk felam değil bildiğin paso bi karanlık bi sisli gizemli. Batmen deki Gothemcity mübarek, bence ismide Gothenburgdan(Göteburg'un inglizcesi)geliyor ya oranın neyse.
- Tez anamı ağlatıyor. Her okunan makale yada edinilen bilgi tezi daha da karmaşık hale getiriyor.
- Bot giymeye başladım gene. Bunlarla yüreyemiyorum ben. Kadinlarin topuklu ayakkabı ile yürüyünce girdiği şekilden şekle giren yaşam formuna büründüm.
- Zaten İsveçden önceki periyodu İzmir-Marmaris/İçmeler arası geçen bi insanda ne bot ne palto gezer ki. Yamulmuyorsa, bu botu teyzem bana lise 2 de felam aldıydı. Hala yeni gibi. Olan güzelim sandeletlerime oldu.
- Hava fizyolojimide etkiliyor, böle bitkin yorgun hallerdeyim. Tekraren fazla uyumaya başladım. Tavuk misali 11 de yatakdayım her akşam.
- Bugün zoraki partiye gideceğim kendimi tekrar aktif hale getirmem gerek. Parti zaten uzakda değil, uzak olsa kıçımı kaldıramam. Benim koridor da olacak. System Bolaget’e gitmek gerek.
- Tatile ihtiyacım var desem adamı döverler valla. Haftasonu zaten hafif bir tatildeydim. Ahaa tatil mi dedim? Onu yazmayı unuttuk.
- Bugün audioslave dinlerken pek yeni dinleyecek birseyler bulamadığımı fark ettim. Yeni güzel gruplara ihtiyaç var. Bu arada Beirut'un son albümü olmamış. cıkcıkcık....
- Artik yeni tanıştığım her kadına çekinmeden soracağım ”bayyann göğüsleriniz mi küçük anam yoksa sen kambur musun” Hem göğüsleri küçük hemde kambur duran birini gormustum gecen sene. Rakim -2 oluyor o zaman. Fecii fecii
4 Kasım 2009 Çarşamba
Vay A.Q
29 Ekim 2009 Perşembe
İsveçde Sıçtım Mavisi
28 Ekim 2009 Çarşamba
27 Ekim 2009 Salı
Yak Anasını Satayım
Orgasm for your feet!
24 Ekim 2009 Cumartesi
12 Ekim 2009 Pazartesi
Sonun Başlangıcı
10 Ekim 2009 Cumartesi
Smart Cimbom
Bugün resmdeki arabayı Stockholm de dolaşırken gördüm. Önce plaka ilişti gözüme, ardından renkler ve kapıdaki Galatasaray arması. Zaten araba bir kebabcının önünde duruyordu muhtemelen onundur.
8 Ekim 2009 Perşembe
Kasaba Gel!
6 Ekim 2009 Salı
Adamı İçtiğinden İçeceğinden Soğutursunuz Siz!
5 Ekim 2009 Pazartesi
Tatile Çıkartan Şarkılar
13 Eylül 2009 Pazar
31 Mayıs 2009 Pazar
Şaşıran Hava!
Yazları Marmaris de hava 24 derece olunca üstümüze üşüyebiliriz diye birşeyler alırdık. Dün ise burada tam tersi üstümüzdekileri çıkarıp güneşlenmeye başladık. Hatta utanmayıp göle bile girdik. Hafifden sırtımıda yakmayı becerdim.
Güneşli haftasonlarımız tekrarlanır İsveç de temennisi ile postu sonlandırıyorum. Birde göle girmeden önce foto..
Trentemøller
Cumartesi gecesinin en büyük kazancı benim için Trentemøllerdi. İsim ve vokal ilk başta direk kafamda Norveç'li izlenimi bıraksa da, bugün spotifydan dinlerken gördüm, Danimarkalılar. İlerde İskandinavyadan yardıran hatun vokalları gibi bir yazı yazmayı planlıyorum.
Trentemøller, en azından Moan kesinlikle o listede olacaktır.
Moan by Trentemøller |
30 Mayıs 2009 Cumartesi
Geceyi Gündüze Katmak
Ama şuda bir gerçek ki burada, yani Västerås'da(Stockholm ile ayni hizada kaliyor) bile hava kışları sadece 4-5 saat kadar aydınlık oluyor. Özellikle Aralık ayı tam felaket. 9da aydınlanmaya başlayan hava ve 02:30-03:00 gibi batan güneş.
Yaz'ın gündüz olayı ise 29Mayıs itibari ile aşağıdaki gibi. Fotoları dün gece klubünde ve çıkışda evin yanında çekildi. Ekinos 21 Haziranda. Aksilik çıkmaz ise o gün tripodla bütün günü saat başı çekmek istiyorum. Umarım yapabilirim. Nese o güne kadar aşağıdaki fotolarla idare edin.
27 Mayıs 2009 Çarşamba
Mezuniyet 2009
Mezun olan ben olmasamda bütün arkadaşlarım mezun oluyor. Nese bende(aslında daha çok kıçım) videoda yer almaktayım.
Thanks God, you re a man
26 Mayıs 2009 Salı
Lucky Underwear
25 Mayıs 2009 Pazartesi
Uyarıda Sadizim
İsveç'e Gelip Yeni Türkçe Kelime Öğrenmek
Giulia y los Tellarini -Mi Niña
ps: Şarkıda İspanyolca. Sıcak sulara inme planlarım sinsice işleyecek.
23 Mayıs 2009 Cumartesi
Dildildildildil...
İspanyolca öğrenmek istiyorum bir yandan İsveççe konuşabilmek. Anlayacağınız google translate gibi adam olmak istiyorum. Okuldaki arkadaşlarımla kendi dillerinde konuşabilmek istiyorum.
Ama en kabiliyetsiz olduğum konu kendinisi. Milli felaketim desem tutar. Yoksa yurtdışında yaşayıpda bu blog'u neden Türkçe yazayım ki, İngilizceme o kadar güvensem.
İngilizce bile ayrı olay toefl dan çakıp sonra IELTS'e girdim. Zar zor 6 aldım da mastera kabul edildim. Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi mezunu olupda dil konusunda bukadar beceriksiz olmak herkesin haddine değildir. Hele hele yakınımda Derya gibi bir insan varken, ingilizce/fince/fransızca. Unuttuğum daha dil varmı Derya?
Bu önümüzdeki zaman dilimini kendim için "Dil Öğrenme" bölümü diyorum. Yazın bu nedenle İsveç de kalıp kursa gideceğim(kaydımı bile yaptırdım). Umarım yaz sonunda konuşma hayallarim var. Gelecek yılda okulda seçmeli İspanyolca dersi(bu hala proje) alcam.
Çok gaza geldim çokk
Jag vill tala många spårk som är spanska och svenska.
Också engelskaa:)
22 Mayıs 2009 Cuma
Polarizasyon
Belki gaz verir felam.
21 Mayıs 2009 Perşembe
Navigasyon Nereye Gasyon!!
Bu sırada Burak'ın benle ileri sürüş tekniklerini tartışmaya çalışması, en son cümlede ise navigasyona olan inancımız ayrı bir hava zaten.
Nese diyalog tam anlaşılmazsa altta bulabilirsiniz.
.
Burak:Abi vites değiştirirken zaman kaybediyorsun.
Cihan:A**na k**ayım rally mi bu zaman kaybediyorsun.
B:Sen vites değiştirene kadar araba geniş almaya başlıyor.
******sessizlik*******
C:Ben bu navigasyona sokam. Böyle yola mı sokar lan bizi.
B:Yaa kısa yol bu bence.
C: Evet belli!
B: Simon, did u fix the navigation?
19 Mayıs 2009 Salı
Sidikli İsveçliler
-Biraz bize ne kardeşim senin çişinden.
Şeklinde olmuştu. Canı sağolsun.
Asıl konumuz ise İsveç'lilerin sokağa işemeleri ve kanunları. Bugün Metro gazetesinin haberinde öğrendim olayı. Biraz sözlük ve biraz arkadaş yardımı alarakda olsa anlamaya çalıştım. Haber'in net versiyonu buyrun burada.
Uzunca bir süreden beri İsveç'de sokağa işemenin cezası 800Sek(160TL). Ancak bu yasa her nekadar tolere edilsede yinede uygulamaları sıkça oluyor. Sokağa işemek derken kastedilen kamuya açık alanlar.İsveç'in güneyinde yeralan Skåne eyaletinde de 2006 yılında sokakda işereken yakalananların sayısı ile 2008 arasında bir kıyaslama yapmışlar. Sokağa işeyenlerin sayısı çarpıcı şekilde artmış. Skåne'deki şehirlere göre rakamların dağılımı aşağıda.
Parantez içindekiler 2006 rakamları ,solundaki 2008.
Şimdi benim aklıma gelen soru;
-Ülkede başka sorun kalmadı haber yapacak birşey bulamıyorlar? Bu ülkenin başka sorunu yokmudur ki ilk haberdir gazetede?
kaynak:Metro
resim:Göteborgs-Posten
18 Mayıs 2009 Pazartesi
Imam Baildi
Imam Bayıldı değil, evet evet "Baildi" . Kendilerini Roskilde Festival(İskandinavya'nın en büyük festivali, yer:Danimarka)'inin line-up'na bakarken gördüm. Eee tabi isim bu olunca direk dikkatimi çekti. Ses Atina'dan yükseliyormuş.
Electronica Folk yapıyorlar. Etnik electronica dersenizde gider, oturur. Sadece Yunan, Ege ezgileri değil ayrıca Türk ve İspanyol çağrışımlarıda var. Gerçekten çok güzel ortaya karışık elektronik temelli bir Akdeniz müziği çıkmış ortaya. Alttaki iki parça tek albümleri olan Imam Baildi-Imam Baildi'dan seçtim. Daha fazla bilgi ve ilgi için myspace'lerine bakmanızı öneririm.
Den Thelo Pia na Xanarthis by Imam Baildi |
O Pasatempos by Imam Baildi |
No Youtube Land
17 Mayıs 2009 Pazar
Çişlerin En Güzeli
hö?
Acaba sahibi İsveçli hatunların tümüne mi yazmış bunu?
*Jag älskar dig(Ya elskar dey) = Seni seviyorum
İsveç'de Firma Sahibi Olmak!
İnsanlar burada gösteriş meraklısı değildir. O yüzdendirki cip(jeep)'e veya lüks arabalara binmezler. Gece klubüne bisikletlerle giderler. Burada VIP diye bir anlayış yoktur yada şehirde zengin mühiti diye birşeyde söz konusu değildir. Bu böyledir takdir edileside birşeydir. Tabiki arada apacheler var arabayla gezen sağda solda ama maalesef onlarda genelde ortadoğulu sonradan olma İsveçliler.
Neyse aktardığım foto'ya gelince: Okuldaki bir proje sebebiyle haftada 1-2 Mälarplast diye bir KOBI büyüklüğünde bir firmaya gidiyorum. Plastik olan ne varsa üretiyorlar. Firmanın yıllık kazancı 4milyon SEK ( 800.000TL). Rakam baya bir hoş duruyor.Zaten firmada toplamda sadece 20kişi çalışıyor. Peki bu firmanın sahibi neye benzer ve işyerinde neyapar.
işte cevabı;
Evet adamımız Peter(klasik isveç erkek ismi). Geçen haftalarda şirkete gittiğimizde, Peter'in yaptığı plastiklere silikon çekmekti. Bir isçişi işe gelememiş,onun yerine kendisi yapıyordu. Galiba yukarda tanımlayı düzgün beceremediğim mütevaziliği foto güzel anlatıyor. Bir de aklıma bizim oralarda kıytırık dükkan, mekan sahibi insanları ve yaşam tarzlarını düşünüyorumda;
"Ceza-fark var".
8 Mayıs 2009 Cuma
"abi ben kullanırım"
"abi ben kullanırım"
"2bira içsem yeter"
Gibi babayiğit repliklerin ardından , Bulgaristandaki ucuz alkol onunda gözünü döndürdü.
Ve işte buda burak'ın ilerleyen saatlerde görüntüsü.
agd (amı-götü-dağıtmak)
sonuç: 2bira-1mastika-4rom
ama yinede en ayığımız kalmayı becerdi bir yandanda tebrik etmek lazım.
Nerdeydim Ben
Polonya-Çek Cumhuriyeti-Slovakya-Macaristan-Romanya-Bulgaristan-Türkiye
Aha buda resmi ne yaptığımızın.
Çok keyifliydi çok.
ps:derya biliyorum beni öldürüceksin geldin niye haber vermedim die. açıklayabilirim:)
7 Mayıs 2009 Perşembe
17 Nisan 2009 Cuma
Amansız Ol(mak)!
Bende işe başvururken ve spora gitmeye başladığımda kendi kendime buna benzer birşey diyordum.
"Aslansın kaplansın"
"Vazgeçmek yok iş kabulu alana kadar başvurmaya devam"
"Hergün koşacam, düzgün beslenecem kilo vereceğim"
"Önce fit olcam ardından işe gircem, sonra bütün isveçli kızlar vercek bana"
Gibi gazlar veriyordum kendime. Neyse zaten başvurduğum işlerin hepsinden kabul gelmesi söz konusu olamaz. Yada 1 hafta içinde fit olamam. Ancak bugün çağırıldığım job interview'den red yemek, eve gelip başka bir işten red mailini almak ve üstüne gym'e gidip buhafta hiç kilo veremediğimi görmek(gerçekten düzgün beslenmiştim).
-Amansız Ol!
-Ooolllduu canımmm, başka!
Nese 17 Nisan benim için kayıp bir gün oldu. Belkide bugün herşey üstüste geldi. Yapcak birşey yok.
Yola devam!