20 Şubat 2009 Cuma

La Grande Voyage*

Bitiyor artık. Şuanda Charles De Gaulle(Paris) deyim, Stockholm uçağı kaldı bir tek geriye. Bu sabaha kadar hala Bordeaux-Paris arası bir biletim yoktu. Şanslı olduğuma inanıyorum bu gezmek-tozmak işlerinde. Sabah Bordoeaux de “Air France” ın ofisine uğradım. 48€’ya hemde dayım ve eniştemle aynı uçağa yer buldum. Normalde bu bilete geçen haftalarda baktığımda 150€ gibi birşeydi. Bu yüzdende almamıştım. Hemde Paris-Stockholm biletimle birleştirdim bunu aldığım yerde. Sonuç olarak Bordeaux’da tek check-in yapmış oldum Stockholm’e kadar.

"Rue Saint Catharine"

Bordeaux ile ilgili izlenimlerimi daha üzerine pek zaman geçmeden yazmak iyi olur herhalde. Hemde şu havalimanındaki kalan 40 dakikamı doldurmuş olurum.

Bu ilk kez Fransa’da bulunuşum. Öncelerden bir kıllık , ön yargı söz konusu. Ama Bordeaux’yu çok beğendim gerçi yaklaşık 1,5 gün kalabildim. Bizim hafif İstiklal varimsi bir caddesi var, Rue Saint Catherine. Eski binalar ve bir sürü dükkan. Tabi bu cadde İstiklal’ e kıyasla dar ,ortak yönleri eski yapılar ve araçlara kapalı olması dışında birşeyi yok. Ha unutmadan birde Çiçek Pasajı bulduk ki komedi. İçeride akordiyon çalıp romen-türk şarkıları söylüyorlardı. Bizde içeri girip takıldık bir müddet. Durumuda orada anladık. Romanyada bir casino’da müdür olan Türk ve onun Romanyada ki Türk arkadaşlarıda maçı izlemeye gelmişler. Yaygarada ondan kopmuş. Eğlenceliydi baya oda, hatta bir ara Erman Toroğlu felamda takıldı oradaki gruba.

"O Çiçek Pasajımsı şey, arkada akordiyoncu amca felamda görünüyor."

Azcık dolaşabildiğim kadarıyla akılmda 3 mağaza kaldı. Mollat,Virgin ve Fnac. Virgin ile Fnac aynı yolun yolcusu, devasal D&R’lar cd-dvd kitap vs. Vs. Etkiliyici olmaların nedeni bence büyüklüklerinden olsa gerek. Aynı Mollat gibi Bordeaux’e gitmeden Aceto’nun blog’unda aşırtıp fotosunu koyduğum şu kitapcı. Kitaplar görebildiğim kadarı ile Fransızca sadece. Ama ona rağmen içerde 1 saat geçirebildim. Çünkü inanılmaz bir büyüklüğe sahip ve mağaza tasarımı çok sade hoş olmuş. Hele o çizgi-roman bölümünde Fransızca bilmediğim için hayatımda ilk defa pişmanlık duydum. Tek kelime ile:Etkileyicidi. Ortak bir tarif bulmam gerekirse. 100m^2 lik bir yerin tıkabasa sadece çizgiroman olduğunu düşünün. Süperdi.

Aslında Bordeaux’un bittiği an bugün havalimanına giderken değilde dün gece oldu. Fuat(eniştem) ile "Place De La Comedie" meydanında pub-lounge tarzında bir yer bulduk. Amaç birer birşeyler içip kaçmaktı başka yere. Bu kararı alırken saat 11di. Ama işte herzaman tutmuyor bu planlar. 1 şişe whiskey bitirdikden sonra ikimiz basan hararet ile dışarısında oturduk. O an bütün yol işkencesi ve bana kayan yol masraflarına değdiğini düşündüm. Alttaki fotoğrafı ancak sabah çekebildim dün gece oturduğumuz noktadan.

"Place de la Comedie"

Bu binalar gece ışıklandırılmıştı. Ee sokakda da tek tük insan vardı. Nese gecenin bitişi 2. Şişenin bitişiyle oldu, benim içinde Bordeaux gezisi tamamlanmış oldu. Şu an yazdıklarıma baktımda o an aldığım keyfi gerçekten tarif edememiş hiç. Yazarak edebileceğimde sanmıyorum pek.

Le Grande Voyage. Evet evet çok güzel zamanda izledim filmi. Hemde benim bu 4günlük macerama çok güzel başlık olmuş oldu. Umarım bi benzerini tekrarlama şansım olur. Plansız,biletsiz...


*La Grande Voyage(Büyük Yolculuk) - Ismaël Ferroukh 2004

1 yorum:

  1. sen brüksel'deki kitapcilari da severdin cok eminim... ama gelmedin ki... neyse bakalim..

    .derya.

    YanıtlaSil

 

Free Blog Counter
Poker Blog